Wednesday, April 25, 2007

Herkese merhaba,
Epeydir yazamadım bloguma, bunun en büyük nedeni eğer okuyanlar takip edenler varsa ki pek zannetmiyorum, kimsenin motivasyonunu kırmamak, çünkü en büyük motivasyon başkalarının başarabildiğini görmektir. Ben gene başaramadım. Yeni 1 ben olamadım sitemin adı gibi:(
Çok üzgünüm. Çok derin bir depresyondayım. O kadar üzücü ki...
26 yaşında eğitimli, bilinçli bir insanım ama kendime söz geçiremiyorum. En ufak bir streste yemeğe saldırıyorum. Aslında burayı kapatmayıda düşündüm ama kime faydası varki kapatmanın. 2 haftadır çok kötüyüm. Oysa herşey o denli güzel başlamıştıki. Nerdeyse 3 kiloya yakın kilo vermiştim. Ufacık bir moral bozukluğu, bitmeyen maddi manevi sorunlar beni gene yemeğe itti. Kendimi çok çaresiz ve umutsuz hissediyorum. Umarım okuyanlar varsa moralini bozmamışımdır.
Herkesi seviyorum kendimden başka....

Monday, April 9, 2007

Merhaba, Diyete başlarken yaklaşık kilom 106,6 ydı. Pazar sabahı tartıda 103,7 i gördüm yani yaklaşık 3 kilo vermişim. Ama bugün yani salı sabahı tartıldım kilom 104 dü. Kilo aldığımı sanmıyorum. Ama bir şişkinlik hissediyorum vücudumda. Dün biraz araştırdım ve mate çayı içtim. Hakikaten eğer psikolojik değilse iştahımı kesti. Umarım yan etkisi yoktur. Zira herkese tavsiye edicem:)
Çok korkuyorum. Başaramamaktan , gene yarı yolda kalmaktan. Mutluluğum buna bağlı . Çünkü ben çok kafaya takıyorum bu durumumu. Böyle işte...

Wednesday, April 4, 2007

Herkese Merhaba,
Diyetin 3. günündeyim. 2 gün gayet başarılı başladı gelişti.
Eve geldim buzdolabını açtım birde ne göreyim benim diyet yaptığımı bilen anlayışlı!! teyzem bana bir profiterol göndermiş. Baktım durdumm.. Hadi dedim yiyim gitsin ... Ama içimden bir ses , yeme herşey , emeğin motivasyonun boşa gidicek dedi. Diğer sesde ye gitsin ye gitsin dedi... aldım elime baktım baktım... Sonra düşündüm sinirlerimi bozucağıma bir kaşık alıyım dedim. 1 tatlı kaşığı kremasından aldım yedim ve gerisin geriye dolaba koydum.
Ucuz kurtuldum anlıycağınız:)
Spora gelince ilk gün kendimi fazla yormuş olmalıyım. Her tarafım tutulmuştu. Spor yapamadım. Ama bugün yapmak istiyorum ...
İşte böyle...

Tuesday, April 3, 2007

Arkadaşlar Merhaba:)
Sanki bugün gün biraz daha güzel geliyor gözüme...
Diyetimin 1. günü bitti.
Veee akşam 1 saat yoğun spor da yaptım.
Darısı bugünün başına...

Friday, March 23, 2007

Herneyse sanırım fazla dramatik bir giriş yaptım:) Normal yapım aslında bu kadar dramatik değildir. Yani uzun yıllar çok dramatik değildim:) Taaa kiii 2001 yılına gelene kadar. 2001 yılı aslında o anda farkında olmasamda hayatımda bir çok şeyin değiştiği bir yıl oldu. Bu yazıda sizlere çok dramatik gelebilir ama diğerleri böyle olmıycak neticede içimi dökmeden istediğim hedefe ulaşamıycağımı biliyorum.
Benim derdim fazla kilolarım ama ticker danda anlıycağınız üzre öyle az buz değil kilom 105.
Ve bu kilolar sadece 4-5 senedir benle varlar. 2 senedir 3 basamaklı rakamlardayım. Ondan önce süreç hangi hızla, hangi arada derede ilerledi inanın hatırlamıyorum. 99 yılında liseyi bitirdiğimde 60 civarı kiloda 40 beden falan bir genç kızdım. Zamanın modası uzun eteklerden bolca barındırdığımdan pantolon giymez , uzun bir etek üstüne kot ceket, boğazlı bir kazak , gümüş takılar öyle gezerdim. Üst bedenimde kilolanma pek olmadığımdan (Belim bile incedir) uzun süre ne şiddette kilo aldığımın farkına varamadım.

Aslında dahada başa gidersek , hatta çocukluğuma inelim:)
Çoook çokk zayıf bir çocuktum. Annesinin peşinde tabakla koşturduğu tiplerden.(Nereden nereye:P) Annem üniversite eğitimi görmüş çalışan bir kadındı, babamda öyle. Annem kendiside kilo problemi yaşayan bir bayandı. Genetik mirasım pek iyi değil anlıycağınız. Babamsa çok yer ama gayet zayıftır.Ki bu gayet anlaşılmaz bi durum...
Annem gençlik dönemlerinde yaşadığı bir takım aile içi ölümlerden sonra aldığı antidepresanlardan ötürü biraz kilo almış. Bu kilolar onun moralini bozunca diyet yapmış ve zafiyet geçirmiş. Ve doktorlar,ilaçlar ilaçlar ilaçlar.... Ben o zamanlar çocukmuşum hatırlamıyorum. Annem bana hep kilolu gelirdi. Şimdi resimlere bakıyorum aslında o kadarda değil. Evli ve 1 çok annesi bir bayana göre hafif toplu. Ama bizim toplum yaftayı yapıştırır ya hemen. Bende hep annemi kilolu diye bildim. Zaman geçtikçe annem bir kez daha doğum yapınca kilosu arttı. Ve diyetler, mücadeleler...Tamamen kendi isteğiyle. Babam anneme hiç bir zaman kilo ver dememiştir. Ama annem bunu kafaya takmıştı. Ürünler kullandı, İğneler taktırdı , neler neler. Çok iradeli bir kadın olarak çok kilo verdiği dönemlerde oldu. Ama bir zaman sonra bünyesini sanırım fazla yıprattı. Yada belkide hiç ilgisi yok bilemiyorum. 2001 yılında bir şekilde rahatsızlandı ve tetkikler yapıldı. Bu süreç benden ve kardeşimden GÜYA!! saklandı. Ve annemde adını burda vermiyim. (Çok önemli değil gerçi) o malum hastalığa yakalandığını anladı. Birkaç sene mücadele etti ama malesef 2004 yılında annemi kaybettik. Çok genç bir yaşta, birden bire , hiç beklemediğimiz bir anda melek olarak geldiği, melek gibi yaşadığı bu dünyadan gene kendisine yakışır bir zerafetle melek gibi ayrıldı. Ölüm konusu o kadar üzerinde durduğum birşey değil. Kimler ölmüyorki. Bu dünyada sadece benim başıma gelse her türlü şikayete hakkım olurdu belki. Ama ölüm heryerde, herkeste var. Üzerindende yaklaşık 3 sene geçti. Herneyse bunu psikolojimi anlamanıza faydası olur diye anlattım. Gelgelelim benim meseleme. Annemin bu kiloyla mücadeleyle geçen yıllarında şöyle bir hatası oldu ...
Benimde aynı sorunu yaşamamdan korktu. Ve bana hep daha az yemem daha çok hareket etmem gibi telkinlerde bulunmaya başladı. Tek amacı benim de onun çektiği sıkıntıları çekmememdi. Beni 16 yaşındayken 55 kilo olduğum halde diyetisyene götürdü. Boyum o gün bugün hala aynı. 1.63 üm. Ama o dönem vücudum tam oturmadığından sanki hafif bir göbeğim var gibiydi. Herneyse doktora geldik. Ve kadının bana dediği ilk laf siz niye geldiniz ki oldu. Doktor bile benim diyetisyen yardımına ihtiyacım olmadığını düşünmüştü.
Ve ben bunu takip eden zamanlarda hep kilolu olduğuma kendimi inandırmaya başladım. Suçluluk duygusu, kompleks beni iyice üzmeye kiloyu kafamda bir takıntı haline getirmeye başladı. Ve liseyi bitirdiğim sene 73 kiloydum. Mezuniyet sırasında kilom gene beni üzmeye başladı vs vs. Üniversiteye girdim. 2. sınıfta kayıt dönemi okuluma yürüyerek gittim. Bu çok motive etti beni. Vitrinlerdeki aksime baktığımda o kadarda kötü durumda olmadığımı düşündüm. Okul açıldı ve ben okula yürüyerek gidip gelmeye başladım . Bu günde toplam 1,5 saat bir zaman oluyor. Öğlenleri diyet biskuvi ve su içiyordum. Açlık duygum kayboldu. O kadar mutluydumki. 1 ay gibi bir sürede 65 kiloya düştüm. Fiziksel yapımdan ötürü beni çok rahat 57 zannedebilirdiniz o dönem. .Gel zaman git zaman yıl sonunda annemin rahatsızlığı başgösterdi. Önce ameliyat oldu. Ben ve kardeşim evde kaldığımız süre içinde yemek pişirmek yerine hazır yemekler aldık. Benim uzun zamandır törpülediğim iştahımda bu şekilde gene açığa çıkmış oldu. Ve yemenin tadına vardım. Yemek yemek çok güzel birşeydi. Yemek yediğim zaman mutlu oluyordum. Ve daha görüntümde rahatsızlık vericek bir durumda yoktu. Yedim yedim yedim.
İlerleyen zamanlarda annemin rahatsızlığı bizi oldukça etkiledi. Psikolojim bozuldu. Hep acaba annemi kaybedicekmiyim. Ne zaman kaybedicem? İyileşirmi acaba? gibi düşüncelerle boğuştum. Bu düşüncelerimide kimseyle paylaşamadım. İçime attım ve yemeğe sarıldım. Yemek sanal bir mutluluk veriyordu bana. Kısa zamanda 90lı kilolara geldim ve sinirlerim gitgide bozulmaya başladı. Sonra bir dergide gördüğüm "isveç diyeti"ni uygulamaya karar verdim. Başladım. Her gün 1 kilo verdim. Yediklerimi bile bir zaman sonra canım istememeye başladı. Ispanak adı altında sanki yosun yiyordum. 9 günde 81 kiloya düştüm. Ama tüm sinir sistemim alt üst oldu. Ve annemin zoruyla diyeti bıraktım. Ne yazıkki annemin korktuğu olmuştu. Ben bir diyetzede olmuştum. O sene içinde fazlasıyla yavaş yavaş kiloları geri aldım. Annemin hastalığı arttıkça benimde yeme isteğim artıyordu. En sonunda 100 e merdiven dayadım. Ve malesef canım annemi kaybettim. Bu travmadan nasıl etkilendiğimi tahmin edersiniz. Annemi kaybettikten 2 ay sonra diyete başladım. Evime taksitle bir koşu bandı aldım. Sağlıklı bir şekilde diyet yaptım ve sporla birleştirdim bunu. Herşey mükemmel gidiyordu. Günde ortalama 300-400 gr veriyordum. Tam herşey güzel giderken kardeşim apandisit ameliyatı oldu. Annemin ölümünden çok kısa bir süre sonra böyle bişey yaşamam beni çok derin bir depresyona soktu. Kardeşim Allaha şükür çok başarılı geçen bir ameliyat sonrasında eve geldi. Zaten apandisiti bilirsiniz. Çok korkulucak bişey değildir. Ama ben tek kelimeyle bittim, yıkıldım. Artık herşeyden korkar oldum, sinirli bir insan haline geldim. Endişeli , kuşkulu, evhamlı, kompleksli, aşırı alıngan, ve bunlara artı olarak kilolu. Gitgide kilom arttı arttı arttı.
İşyerimin evime yakın olması vs. Bunlarda etkiledi. Kilo vermek için diyet ve spora başlamam gerekiyordu ama ben başlayamıyordum.
Derken tartıda 110 u gördüm. Geçtiğimiz Ağustos ayında bir arkadaşımla konuşup önce psikiyatrıma gittim. İlaç verdi. İlaçları aldım 15 gün kadar. Önce sinirlerimi kontrol altına aldık. Ve ben 15 gün sonra diyete başladım. Beraberinde sporda yaptım. 1,5 ay gibi bir sürede çok rahat bir diyetle, her istediğimi yiyerek 13 kilo verdim. Herkes beni kutluyordu. 97 kiloya düşmüştüm. Ve yeni bir iş teklifi aldım. İşe girdim. Tahminime göre iş beni daha çok motive edicekti. Ama malesef beklediğim gibi olmadı. İşin stresi ve çalışma arkadaşlarımın tavırları yüzünden kendimden nefret etmeye başladım. Bana neden kelepçe taktırmıyorsun bile diyenler var işyerimde. İşimi seviyorum ama psikolojim çok bozuk. İştahım kontrol edilemez bir boyutta. Bir türlü diyet yapamıyorum, motive olamıyorum.
Yukarıda anlattığım hikayem 3-4 yıllık bir süreç. Düşünün lütfen 3-4 yıl gibi kısa bir sürede geldiğim nokta bu. Şu an 106 kiloyum ve motivasyona çok ihtiyacım var.
Hikayemin bir kısmını anlatabildim. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.
İnşallah bu sorunumu sizlerinde yardımıyla çözerim.

Herkese sevgiler...
Herkese merhabalar,
Güzel , sıcak bir Mart günü...
Bu benim bilmemki kaçıncı blog um. Diğerlerini hayata geçiremedim. Hep bir aksilik oldu. En sonunda bunu başardım sanırım.
Gündelik hayatta bu yaşıma kadar(26) günlük bile tutmayı becerememiş olan ben bilmemki bir blog oluşturabilecekmiyim. Belki her gün yazıcam , hatta belki günde bir kaç defa...
Belkide haftalar geçicek uğramıycam. Şimdiden bunu göremiyorum. Ama hiç olmazsa o ki kalkıştım bu işe şu ilk birkaç zaman içimi dökeyim, rahatlıyayım.
Sayfamı ziyaret eden herkese, duygularımı benle paylaşan herkese çok teşekkürler...

Ayrıca bana ulaşmak isterseniz yeni1ben@gmail.com adresini kullanabilirsiniz.

Haa bu arada ismimi şimdilik kullanmak istemedim. Hazırlama aşamasında iş arkadaşıma sordum ne olsun adım dedim. Kendi adımı kullanmak istemiyorum dedim o da "gizemli" olsun dedi:) Hadi bakalım olsun dedim bende. Bana şimdilik gizemli diye hitap edebilirsiniz...